30 Ocak 2013 Çarşamba

Bir dön bak**

Amatör falan filan ama ayrı bi tadı var benim için yahu ^^




Acı bitti , sende bittin gözümde,
Yalanlar söyledin sevgimi bile bile.
Artık bitti bu yalan öykü de,
Yalnız kaldım sonsuz hasretinle.

Ama sensizlik çok zor ,
Bu ıssız gecelerde,
Bir dön bak bana,
Acılar yüreğimde.

Ama sensizlikte zor,
Bu bomboş hecelerde,
Bir dön bak bana,
Acıtan düşlerime.

what is so clear ? ^^

İnsanın tamamen özgür olduğu, kalbini sıkıntıya sokmadan içindekileri dökebileceği bir platform var mıdır ki ? Ne biliyim, kural mural düşünmeden, nasıl biteceğini umursamadan, insanlar görünce ne derler diye takılmadan rahatça davranabileceği bir şey ? Bir alan, bir sanat, bir spor yada ne biliyim her hangi bişey işte. Eğer varsa biri beni onunla tanıştırsın. Hayalimdekileri, içimdekileri, kafamdan geçenleri hiç zorlanmadan aktarıp rahatlayayım. Huzura ereyim :)

Be free with your tempo**

___________________________



27 Ocak 2013 Pazar

Ringe havlu atmak

En güzeli iş,
Sadece iş,
Önce aile,
Sonra iş.
Sağlıkta var,
Sonra iş.
Huzur var, o var bu var.

Ama hepsinin ötesinde bir şey var ki,
Ne ötesi var ne berisi var.
Yeter ki ellerini açıp, göğe bakmayı bil.

Saygı ve sevgilerimle.

22 Ocak 2013 Salı

Amelie defteri**

Değiştim. Neden biliyor musunuz ? Çünkü kendime ve sevdiklerime verdiğim zararlardan sıkıldım. Çünkü ben o değildim. Çünkü Hayat 'ben'den daha fazlası ve üzülmeye yetemeyecek kadar çok kısa. Her şeyi kadere bırakmamak gerektiğini bilecek kadar şey yaşadım ama hala bir şeylerin oluruna bırakılması gerektiğine inanıyorum. Buna inanmak için yeterince sebebim var. Ben buna inandığım için başkasının da inanmasını bekleyemem elbet. Öyle işte.. Savrulup gidiyoruz. Bütün iş nefeste :)


______________________________

Ben değil de biz olabiliyosan, işte hayat o zaman güzel. Tüm sıkıntıların önünde benim durmamla bizim durmamız arasında dağlar var çünkü.

Together we stand, divided we fall.

Hayat kısa, kuşlar uçuyor.

By.

18 Ocak 2013 Cuma

Uzaksan duyamazsın**

Bi'şey. Diyeyim mi ? İnsanlar genelde, aynı zaman dilimi içinde aynı oranda mutlu olamazlar. İnsanlar birbirlerini aynı anda aynı ölçüde sevemezler genelde, aynı oranda saygı duyamazlar. Fikirler farklılaşmaya başladıkça zaman geçer, zaman geçtikçe yakınlaşır ama uzak kalır. Çünkü hayatın kanunu gibi bir şeydir bu. Bakın şöyle anlatayım. İki insan düşünün. Bir tanesi çok fedakar, anlayışlı, sabırlı, çok seven. Diğer insansa tam tersi. Verilen değeri göremeyen, onun için yapılan fedakarlıkları anlamayan. Bu değişkenleri bir teraziye koyun. Biri en tepede biri en aşağıda gibi bi'şeydir. Ama zaman geçtikçe bu yüksekteki değişkenimizin yükü artar. Gittikçe ağırlaşmaya başlar, gittikçe özünden kaybeder, çektiklerinden alır. Orası ağırlaşmaya başladıkça diğer taraf bundan etkilenerek hareketlerini, düşüncelerini değiştirmeye başlar. Diğer değişkenlerden aldığı değil de, özü olur ağırlığı. Aslında ne hafiftir o... Burada terazi tamamen ters döner. İkinci değişkenimiz olması gerektiği gibi olmuştur ama diğeri değişmiştir bu sefer. Hep böyle kalacak değil tabi, zaman geçtikçe eşitlenmeye çalışırlar. Ama birbirlerinin özüne alışan bu insanlar, bu saatten sonra eşitlenseler bile, birbirleriden sonsuz saflık ve pürlük istedikleri için asla aynı tatminliği duyamazlar. Çünkü terazinin iki tarafınında en yüksekte ve eşit durması mümkün değildir. Ya bir taraf yüksekte olup ödün verir, bütün saflığıyla diğer her şeyden arınarak bu beraberliği yürütür, yada ikisi de orta standartta buluşur, yarı öz - yarı geçiştirilmiş bir hayat yaşarlar. İki tarafında ağırlığı, birbirine bağlıdır.

Karışık oldu ama olsun.
_________________________


Bi istisna yapıp uçmalıyız.
Göklerin en yükseğinde..

Who wants to live forever?

Ben içimdekileri anlattıkça, onlar farklı boyutlar kazanarak daha da çoğalıyorlar. Anlattıkça anlattırıyor bu meret. Hissettiklerimi anlatmanın en güzel yolu yazmak olduğundan hep bunu yapıyorum. Ama artık yetmiyor. Öyle bir his ki bu, tükenmiş gibi kelimeler. Çok şey bildiğini zannedip konuşup duranlardan olmaktan çok korkuyorum. Ama öyle değil be. En içten gelenler bunlar, en derinlerden. Sırf bu yüzden biraz saygı görmeli, boş boş konuşuyor denmemeli bence. Kendimi yine avuttuğuma göre başlayabilirim.

Öyle bir hale düştüm ki, ne önümü görebiliyorum ne gerimi. Şuan da sıkışıp kalmış gibiyim. Hayat üstüme üstüme geliyor ama ben güçlü durmak zorundayım. Mutsuz değilim, hakkım var. Ama mutlu muyum onu bilmiyorum. Mutlu değilim diyerek hem hayata, hem kendime hemde sevdiklerime bu nankörlüğü yapamam. Allah yukarda, mutsuz değilim. Ama bi'şeyler eksik. Olduğum kişi, ne kadar değişmiş olursa olsun eksik gibi. Değiştim evet, eminim. Ama ne eksik ? Nedir bu içteki boşluk ?

Sıkıntılarımı anlatayım bu arada. Güvendiğim ve umursadığım çok az insan kaldı. Onların dışında kim olursa olsun söyledikleri bir kulağımdan girip, diğerinden çıkıyor. Dedikleri kesinlikle yalan bana göre. Yaptıkları samimiyetsiz. Arkamdan konuştuklarına eminim. Benim iyiliğimi istiyorlarsa, kesin kendi çıkarları vardır. Evet insanlar hakkındaki düşüncelerim bunlar. Bide sevdiklerimi anlatayım. Dibine kadar yanlarında olmak istiyorum artık. Gerçek olduklarına inanmak istiyorum. Onları telaşla yaşamak istemiyorum. Mutsu-zum dediğinde, cümlesini yanımda tamamlasın istiyorum. Mutlu-yum dediğimde, yanında gülmek istiyorum. Şu gün buluşulacak dediğinde, ben değil de bi kere o arasın istiyorum. Neyse birinden o konuda şikayetçiyim ama onu da öyle kabullendim. Üstüne gitmek bu saatten sonra beni bitirir. Ama güven versinler istiyorum. Arkamdan konuşmuyorlar demek istiyorum. Sevdiklerim ve diğer insanlar arasında bariz bir fark olsun istiyorum. Dertleri derdim, derdim dertleri olsun istiyorum. Yapan da var yapmayanda. Of ne biliyim. Ben olması istendiği gibi bi insan olmaya hazırım onlar için. Yeter ki görsünler istiyorum. İşte o zaman üstüme düşeni yapmazsam, ömrümün sonuna kadar mutsuzluktan gebermeye terk edileyim, koymaz o zaman. Neyse uzar gider bu, uyku vaktidir.

_______________

Bir adamın anında mutlu olmayan bir kadın neden mutluluğu başka bir adamın yanında arasın ki ? Eğer gerçekten kafesten kurtulmak istiyorsa ve özgürlüğü arıyorsa, neden öbür adamın yanına gidiyor ?

İnsan aşk için değil, sevdikleri için ölsün. İşte hayat o zaman hayat !

16 Ocak 2013 Çarşamba

Tını **

Ne olursa olsun hayat, başaramayacaksın hiçbir zaman, uçurumlar döşemeyi aramıza...

:)

Kalplerimiz her zaman avuçlarımızın içinde..

14 Ocak 2013 Pazartesi

is this the world we created **

Gerçekler en dayanıklı, en yıkılmaz şeylerdir. Lakin geri döndürülümezler kolay kolay. İşte bu yüzdendir farkına vardığımızda, farkına varmak için çok fazla zamanımız olduğu ama artık geç olduğu.

I've said too much,
I haven't said enough.

114 gün mektupları **

Hayatım boyunca, keşke şu olsa diye başladığım çoğu cümlelerde ki özne zaman makinesi olmuştur. Hep bir şeyleri düzeltmek için yada kanıtlamak için istedim bunu. Hep uyudum, hep uyandım. Çoğu istediğimi yaptım, çoğunu yapamadım. Nice mutluluklar, nice üzüntüler yaşadım. Çok fazla sevdim, bir o kadar nefret ettim. Söyledim, duydum, ağladım, güldüm. Ama sanırım hiç bu kadar fazla dönmek istememişimdir geçmişe bu ara istediğim kadar. Geçmişte de farkındaydım çünkü, düzeltebilirdim. Elime çok fazla şans geçti. Bu bilinçli salaklığı düzeltmek istediğim kadar hiçbir şeyi düzeltmek istemedim başka.

Ha bir de şunu fark ettim gün itibariyle. Bugüne kadar yaptığım tüm sevgi ve aşk tanımlamaları yanlışmış. Yada benim için yanlışmış. Sonsuza kadar sürebilecek bir aşka hiç inanmadım. Sevgi öyle değil ama. O yüzden ben sevgiye inanıyorum. O yüzden, çook eski zamanlarda aşk zannettiğim o duyguyu açıklarken kullandığım ne varsa, yanlışmış. Belki başkaları da aşk der anlatsam. Ama değil biliyorum. Özellikle tek bir kişi için, içimde barındırdığım tüm duyguların ne olduğundan adım gibi eminim. Varsın herkes buna aşk desin, love desin ne biliyim ne derlerse desinler. Aşk ama öyle bir aşk ki, sevgililer de birbirine böyle bir sevgiyle bağlansalar, herkes son nefesini, bütün hayatını tek kişiyi sevmiş olarak, o kişinin kollarında verir.

Keşke aklımı okuyabilse de anlasa.

_________________________

Time, it needs time,
To win back your love again..
I will be there, I will be there.
Love, only love,
Can bring back your love someday.
I will be there, I will be there.

If we'd go again,
All the way from the start.
I would try to change,
The things that killed our love.

Your pride has built a wall, so strong,
That I can't get through.
Is there really no chance?
To start once again,
I'm still loving you...

p.s : bahsi geçen sözlerde "love" sevgi sözcüğünün karşılığı olarak düşünülüp yazılmıştır :)

Bide p.s 2 : aşk denen şeyin kafası götüne girsin inşallah. Nasıl bi cümle olduysa, O kadar sinirlendim işte. Aşk'mış. Lafı bile zarar, kodumun gereksiz laneti ya !

Nevermore **

Size çok gerçek bir şey söylicem, tecrübeyle binbeşyüz kere sabittir.

Annem hep der ezelden beri, başkasına yaptığını ve başkasında hor gördüğün şeyi yaşamadan yada yapmadan ölmezsin. O yüzden birine bişey yaparken, bişey derken dikkat et kızım diye. Bu yaşıma kadar her başıma geldiğinde , evet bak yine oldu dedim ama daha sonrasında hiç dikkat etmedim. Her zaman da oldu. Bazen düşünce bile suçtur bu ilahi adalette. Ne ekersen onu biçersin demiş atalarımız. Var bir bildikleri, ciddiye almak lazım.
__________________________

Even valleys below, where the rays of the sun where so warm and tender ?

12 Ocak 2013 Cumartesi

Hiç*lik - Hiç oldun mu hiç ?

Hiç, bir insanı unutmak,
bir insandan vazgeçmek,
bir insanı hayatından sonsuza kadar çıkartmak zorunda
kaldın mı hiç?
Hani ölmüş gibi,
...hani uzatsan da elini tutamayacağını bilmek gibi,
her an kapından içeri gülümseyerek gireceğini bekleyip
ama aslında hiç gelemeyeceğini de bilmen gibi.
Ne zor şey değil mi ölmediğini bilmek,
ama ölmüş gibi ulaşılmaz olması artık o insanın sana,
ne kadar katlanılmaz bir gerçek değil mi
sen hala bu kadar sevgili iken?
Özlemek,
bu kadar özlemek,
etini kemiğini yakarcasına özlemek…
çok kötü değil mi?
Bu kadar özleyip onu görememek,
ona dokunamamak,
onu işitememek,
artık sonunun “Pi” hali değil mi? Biliyorsun değil mi?
Ne kadar umutsuz bir arayıştır o,
kalabalık caddede geçen binlerce yüze bakmak
belki bir kez daha görebilmek için o yüzü,
belki biraz önce geçti bu kaldırımdan diye düşünmek,
belki şu an arkamda yürüyen insanların içinde bir yerde demek,
belki şu an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar yaşamak,
ne zordur değil mi?
Ne kadar eritir insanı fark etmeden.
Sen de biliyorsun değil mi bunları?
Bir sinema koltuğunda sen de iki kişi gibi oturdun mu hiç?
Hiç iki kişi gibi zevk aldın mı bir konserden yalnız başına?
Güzel bir cafe keşfettiğinde,
güzel bir film seyrettiğinde,
güzel bir şarkı dinlediğinde,
güzellikleri oranında eksik kaldıklarını hissettin mi
paylaşamadığın için onunla.
Bir barın kalabalığında hiç yarım vücudunla sallandın mı ortada?
Hiç iki kişilik beyninle yarım insan olabildin mi?
Baktığında aynana sadece yüzünün bir yarısını gördüğün
oldu mu hiç?
Sana hayatındaki en büyük yoksunluğu yaşatan'dan
nefret edemediğin zamanlar oldu mu hiç?
Gözünün içine baka baka kolunu, bacağını kesen bir insanın yüzüne
sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildiğin zamanlar
oldu mu hiç?
Hayatta inandığın bütün değerlerini altüst eden birisine
aşk şiirleri yazabildin mi?
Onu içinde korumanın seni yok etmek olduğu zamanlara
feda oldun mu hiç?
İçinde ağlayan çocuğa umut şarkıları söyleyemediğin,
özlemini,
susuzluğunu,
açlığını gideremediğin zamanlar oldu mu hiç?
Kanayan yarasını gördüğün,
ama merhem olamadığın zamanlar.
Gücünün,
hani o tanrısal gücünün,
bir çocuğun ağlamasını susturamayacak kadar olduğunu
gördüğün zamanlar
oldu mu hiç?
Hiiiiiiiç…
Hiiç…
hiç…
bir hiç…


Can Dündar-Alıntıdır



11 Ocak 2013 Cuma

Don't try "so Hard" **

"...Ne kadar yakından ve arada uçurumlar,
İnsanlar,evler aramızda duvarlar gibi..."

[Cemal Süreya]

All right'

*With every single beat of my heart..

7 Ocak 2013 Pazartesi

Geç(m)iyor zaman**


Bitenler, başlayanlar, gidenler, kalanlar, olanlar, olmayanlar, olduğunu savunup aslında hiç olmamış olanlar...

Kısır döngüye girmiş hayat. Hangisi gerçek hangisi yalan, hangisi ölüm hangisi yaşam çözemez olmuşuz adeta. Bildiklerimiz gördüklerimizle yer değiştirmiş, duyduklarımızı unutmuşuz. Gördüklerimiz gözümüzden kaçmış, söylediklerimize inanamaz olmuşuz.

Sebeplerimiz, sonuçlarımız, hatta bazen kaçışlarımız... Tutturmuşuz bir zaman, ha geçti ha geçecek. Bekleyişler sonumuza uzanmış haberimiz yok. Tâkat'imiz tak etmiş, kime sorsan hak etmiş, olmuş bitmiş, geçmiş gitmiş. Vedalar gelecek zamanda tükenmiş. Kalanlar gitmiş, gidenler unutmuş, unutulanlar üzülmüş, üzenler yüz üstü kalmış. Aslında herkes bi'yerlerde kalakalmış.




Caring about ourselves.
 This is our last dance.



6 Ocak 2013 Pazar

Öyle işte *

"İnsan seviyorsa karşılık görmese bile herşeyden vazgeçip onunla uğraşır, uğraşmıyorsa sevmekten vazgeçmiş demektir!"
[Lois Aragon]

"Hiç kapıldın mı o hisse. Gitmek istersin hani, ama aynı zamanda da kalmak gelir içinden.."

[C. Palahniuk]

"Tek pişmanlığım kelimelerimi bile haketmeyen insanlara, saatlerce cümleler kurmaktır.."

[İ. Berk]

"Kimseyi kırmayayım diyorum, bir de bakıyorum kendim paramparçayım!"
[İlhan Berk]


"Kırık dökük olduğu halde çalışabilen tek şey, insan kalbidir.."
[M. Longston]

"Gitme! diyebilecek kadar güçlü olmalı insan. Çünkü, hiç kimse kaybettiklerini unutabilecek kadar güçlü değil.."
[V. Hugo]


"Bir kadın sana ağlayarak git diyorsa, yapman gereken tek şey kalmaktır."
[M. Longston]

"Tam unuttuğunu sanırsın, karşına çıkar tebessüm eder ve yine bağlar seni kendine. Yine inanırsın yalan olduğunu bilsen bile.."
[C. Süreya]


dimi ama ?

Öyle dalmışız ki düşlere, hayallerimiz paslanmış..

Gerçekler acı çekmiş, çektirmiş. Hayallerin pasını silme vakti geldi artık.Gece' aydınlanıyor, güneşin doğmasına az kalmış. Işıl ışıl yıldızlara emanet yağmalanmış duygular, kayan yıldızlara yüklenmiş düşler, birer birer düşüyorlar gökyüzünden.. Anlamları yıldızlara yüklenmiş her bir anı, giderek kayboluyor usul usul parlayan gün ışığında. Kızılla mavinin el ele tutuştuğu o yerde açıyorum gözlerimi.Hem gündüz varken geceye özlem neden ki ? Güneş varken aya özlem niye ? Mumları söndürmenin vakti geldi de geçiyor bile. Düşlerden uyanmanın vaktidir şimdi. 




 düşlerden uyanmanın 
 vaktidir şimdi. 
________________________