31 Ağustos 2012 Cuma

meanless**

Uzun zaman sonra ilk defa aklıma geldi bir bloğum olduğu. Ne yalan söyleyeyim eski bir dosta kavuşmuş gibi sevindirik oldum. Biraz karıştırdım yazdıklarımı, geçmişte hissettiklerimi. Zaman ne çabuk geçiyor ve herşey nasıl değişiyor. Akıl almaz bir şey. Çok özendim edebiyatla dolup taşan ruhuma. Yazsam mı ki bi yazı daha. E hadi o zaman.

Fırtınaların, yağmurların ortasında kalmış kalpler var etrafta. O kadar çok ki.. Bu buluttan kalpler birbirine sürtününce, gözyaşları sel oluyor adeta.. Kaçınılmaz son. Yağmur toplayan güneş gibi yanıltıcı bir bahar havası, ardından hoyratça yağan yağmur. Halbuki çok bekledim yağsın diye. Gözyaşları yağmura karışsın, temizlesin tüm kederi, öfkeyi, sevgiyi, acıyı,boşluğu ve diğer her şeyi.. Ama asıl sorun şu ki, bu yağan rahmet temizleyemezdi bu kadar pisliği. Anca zaman temizleyebilir gecelerin kasvetine karışmış düşleri. Diyorum ki "hadi!". Ama ne yağmur var ne güneş. Ne kasvet var ne bulut. Ne acısı ne sancısı ne sevgisi ne nefreti.. hiç bir şey yok. Kalmadı.

Bugüne dek o kadar diretti ki haykırışların tınısı, dinlememek mümkün değildi. O zaman oydu, bu zaman buydu, şu zaman şuydu derken nerede kaldı bu hayat kavgası. Söylenmesi için yalvarılan, kurulan hayallerin zırvası ? Balıkların solungaçlarından devlerin tokasına kadar uzadı uzadı uzadı... Bitti.


Savurdum külleri tüm yeşillerin maviyle karıştığı yere, en dibe.

Bitti dedim, bitti.