23 Eylül 2011 Cuma

Gelgeç zamanlar // Zamanla geçenler **

Ilık,huzurlu rüzgarların, yerini soğuk sonbahar akşamlarına bırakmaya başladığı dönemlerdi. Mevsim yağmurları yüzünü göstermeye başlamış, kışın gelmekte olduğunu haber veriyordu.Bu akşamların birinde,ışığı kapatıp,camın önüne oturmuştum. Güzel bir esinti vardı havada. Karanlık çoktan basmış, güneşin doğmasına pek bir vakit kalmamıştı. Gecenin en sevdiğim saatleriydi bunlar. El,ayak çekilmiş ve sessizliğin huzuru dans ediyordu kulaklarımda...Derken yağmur yağmaya başladı. Yere düşen her bir yağmur damlacığı,yüzeye vururken, keman çalan rüzgara piyano eşliğinde düet yapıyor gibiydi. Böyle güzel bir müzikalin yanında mum ışığı olmadan olur muydu hiç ? Hemen duygusal bütünlüğü sağlamak adına mum yaktım ve tadına doyum olmayan bu atmosfere bıraktım kendimi. Böyle bir ortamda an'ın tadını çıkarmam çok uzun sürmüyor genelde. Hemen beni alt-üst edip, gözyaşlarıma hakim olamayacağım bir şeyler buluyor beynim. Sağ olsun o akşam da geleneği bozmadı. Beş dakikalık bir keyfin ardından, bu doğa üstü atmosfer yerini melankoli için uygun bir ortama bıraktı. İkisinin arasındaki çizgi o kadar ince ki, ne kadar uğraşsam da engelleyemiyorum bu geçişi. Eh! tabi. Durum melankoli olunca yağmurun müzikali çok hafif kalır. Daha derine inebilecek bir şeyler ister bünyemiz. Daha yaralayıcı,daha umutsuz. Aklıma gelen bütün sad-slow şarkıları listeye koyduktan sonra, elime kağıt kalem aldım. Bu sefer melankolinin tamamlayıcı unsurlarına geçmiştim.

Mum ışığı ve acımtırak müziklerin yanında olmazsa olmaz tek şey edebiyattı benim için. Belki de Cezmi Ersöz hayranlığımdan arta kalan bir şeydi bilmiyorum. Melankoli unsurları arasında bir eksik fark ettiniz sizde değil mi ? Düşünün biraz. Melankoli ve acı yaşama isteğinin ruha olan zararının yanında fiziki zarar olmadan olur mu hiç. Şarkıların en acı bölümlerinin içimize işlediği anlarda, sigarayı ciğerlerimize kadar çekerek tuhaf bir melankoli ayini yaparız. Tamamlayıcı unsurlar... Bunların yanında birde anılarımızı ıslatmaya yetecek kadar, bir iki kadeh bir şeyler olursa görev tamamlanmıştır. Dibine kadar acı çekip, bununla mutlu olabiliriz. Ne mutluluk değil mi ? Hal böyleyken düşüncelerimiz alabildiğine, bütün umutsuzlukları sıraya dizer, bütün acı hatıralar canlanır ve üzüntüler yüzeye çıkar. Derdimiz, onları gözyaşları yardımıyla içimizden atmak mıdır yoksa daha çok dibe batmak mıdır bilinmez ama o acının verdiği hazzın hiç bitmemesini isteriz. Hal böyle olunca, düşündükçe düşündüm,üzüldükçe üzüldüm tabi. Aklıma mağduru olduğum her şey gelip gittikten sonra, galibi olmaya geç kaldıklarım geldi. Bilmiyorum "geç kalmak" doğru deyim midir ama en uygun o gibi geliyor. Çünkü; aslında her pişmanlık bir geç kalıştır. Trenin gitmesini beklediğimiz halde gittikten sonra pişman oluyorsak aslında biz ona geç kalmışızdır. Yada şöyle söylemek gerekirse; beynimiz ona geç kalmıştır. Geriye dönmek istesek de,istemesek de geride kalan her şeye geç kaldık. Neye göre,kime göre, nasıl geç kaldık soruları geliyor akla. Geliyor ama açıklamakta bir o kadar zor geliyor. O yüzden o anki standartlara göre geç kaldık, bi şekilde geç kaldık işte diyerek kendimi geçiştiriyorum. Bunları düşünürken melankoli havası yavaş yavaş dağılıyor. Artık keyif ile başlayan bu hava yerini felsefe boyutuna ulaşan düşüncelere bırakıyor. Bir kadeh daha içsem "Ben kimim? Neden yaşıyoruz?" gibi sorular sormaya başlayabileceğimi adım gibi biliyorum. O yüzden tadında bırakıyorum ve geç kalmak adına düşüncelerime devam ediyorum. Tüm geç kalınanlar belki bir gün tekrar karşımıza bir fırsat olarak çıkar, bilemeyiz. Ama o zamanki zaman bile, şimdiye geç kalmış olacak. Binbeşyüz kere geç kalmak dediğim için, geç kalmamam gereken şeylere geç kalmama sebep olacak kadar uzattım yazımı. Daha sonra ne yaptığımın farkına vardım ve yerimden kalkıp cam kenarına gittim. Tüm bu düşüncelerimi unutmaya yetecek bir süre zarfı kadar daha geç kalıp, boş sokakları izledim ve rüzgarın senfonisinin keyfine izin verdim tekrar. Ama merak ettiğim bir hususta şudur ki; mum ışığı hangi atmosferde tamamlayıcı unsur olmak istiyor ? Geç kalışlarıma tanık, erken yoruluşlarıma destek olan güzel mum ışığım. Bir üfleyiş ile bütün tanıklıklar sona eriyor ve gün ışığı penceremden süzülene dek düşüncelerimde benimle birlikte karanlığa karışıyor.


Hiçbir şeye geç kalmamak için bilmemiz gereken tek şey şudur aslında;


"Hiçbir şey zamanında 'geç' değildir.."
__________________________________________

Birbirimize birkaç aşk kadar geç kalmış olmasaydık..
Hep yanlış gidenlerin ardından yorulmasaydık..
bütün şartlarımız -di'li geçmiş zamanda.
şartlarımızı sunmaya bile "geç kaldık"...