30 Kasım 2011 Çarşamba

Bitti dedim !.. ve bitti**

Anason kokuyor bu sofralar. Geriye dönüş kalmadı artık, gitti herkes. İnanmadınız belki.. ama gerçekten bitti :)


---and the new begin---


düş'tüğüm yerde rastladım sana. sende yaralısın. daha fazla yara bandı olmak istemiyorum.. ama elimde değil.. düşlerden uyanmışken sende düşlere düş'ürme beni.. 




_____________________ life's going on...

22 Kasım 2011 Salı

Git artık düşlerimden !

Sırf senle konuşmak için sarhoş olacaktım. Sarhoş oldum, sen yoksun. Hiçbir şey seninle konuşmamı sağlayacak kadar beynimi bulandıramaz gibime geliyor. Bu haldeyken bile bunu düşünebiliyorum görüyor musun? Ne hale getirdin ki sen beni böyle? Bunu hak edecek ne yaptım ki ben ? Nasıl kaybettik ki biz bu konuşmaları ? Susmak için konuşmayı nasıl kaybettik biz ? Üflediler söndüm'ü dinliyorum. Şimdi bile senle konuşamadıysam hiç konuşamam sevdiğim. Zaferini kutlayabilirsin artık.

 

Öpemiyorum sevdiğim,
Düşlerinden..


21 Kasım 2011 Pazartesi

Öyle dalmışız ki düşlere, hayallerimiz paslanmış..

Gerçekler acı çekmiş, çektirmiş. Hayallerin pasını silme vakti geldi artık.Gece' aydınlanıyor, güneşin doğmasına az kalmış. Işıl ışıl yıldızlara emanet yağmalanmış duygular, kayan yıldızlara yüklenmiş düşler, birer birer düşüyorlar gökyüzünden.. Anlamları yıldızlara yüklenmiş her bir anı, giderek kayboluyor usul usul parlayan gün ışığında. Kızılla mavinin el ele tutuştuğu o yerde açıyorum gözlerimi.Hem gündüz varken geceye özlem neden ki ? Güneş varken aya özlem niye ? Mumları söndürmenin vakti geldi de geçiyor bile. Düşlerden uyanmanın vaktidir şimdi. 


Düşündüm,uğraştım,sevdim,bekledim,
Mantığımı yenemedim,
yenildim,
yenildik,
bitti.
________________________


Öpmedim sevdiğim.
Artık bitti..

20 Kasım 2011 Pazar

Artık yokmuş.

Nasıl başarıyorsun bunu bir türlü anlamadım. Her seferinde daha güçlü olacağıma adım gibi eminken, moralimi tek bir cümleyle alt-üst etmeyi nasıl başarabiliyorsun ? Peki ya cevap verememem ? Milyarbinyüzler tane cümle geçerken aklımdan susmam niye? Özellikle mi yapıyorsun bir anlayabilsem.. 


Moralimi bozma olayına gelelim. Gözünden nasıl düşebilirim ki ? İnsan,olmadığı bir yerden nasıl düşebilir ? Gözlerin zaten güncel konularımızdan bu aralar. Gözünde zaten yoktum ki. Anladığım üzere aklında da, kalbinde de, hayatında da... Benim,seni hayatımdan çıkaramadığım için bana üzüldün de yardım mı etmeye çalışıyorsun ? Evet artık bu ihtimali düşünmeye başladım. Çünkü hiç bir sebep yok. Yoksa sebep sana aşık olmam mı ? Yoksa ne ? Özellikle yanında olduğum zamanlar bunu sana soramamak ve binbeşyüzmilyon tane fikir üretmek o kadar zor ki.. Bir zamanlar canından daha yakın olan bir insana, açık açık bir şey soramamak.. Bide ben seni hep severdim, hatırladın mı ? Az önce resimlerimize baktım da , her yerde her koşulda saçma sapan sebeplerle sana dokunabiliyordum. Gelip seni yanağından vakumlar gibi öpmeme kızmıyormuşsun eskiden. Seninle uğraştığımda bağırmıyormuşsun bana. Hep dalga geçerdin ama severmişsin beni eskiden sanki.. Konuşurmuşsun benimle. Ne zaman tükettik biz kelimeleri, ne zaman geriye anlamı çözülemeyen bakışlar kaldı ? Ne zaman başladı bu yitiren hikaye? 

Aşk değil, sevgi değil, kardeşlik değil, dostluk değil. Başka bir şeydi bizimki. Ne zaman bozuldu hiç düşündün mü, ben düşündüm sevdiğim. Her gün düşünüyorum. O değilde, tek dönmek istediğim yer 2010 yazı. Biliyorum yanımdaydın, sendin. Kızar mı diye korkmadan saçlarını okşayabiliyor muşum o zamanlar. Aşktan daha zor olan bu galiba. Keşke her yazdığın şeyi üstüme alınmasaydım zamanında. Şimdi her şey daha kolay olurdu belkide..  O kadar zor bir acı ki bu, ölmüşsün gibi. Keşke bütün bunların sebebinin sadece hayat derdi olduğuna inanabilsem. O zaman her şey çok daha kolay olur belkide.. Saygı duyarım o zaman. Hayatında, herkesten daha çok kendine ve işine önem verdiğin için çok fazla saygı duyarım. Ama başka bir şeyler var, biliyorum. Biz eskiden sinemaya giderdik hatırlıyor musun ? Bir keresinde sinemanın "love suite" koltuğunda oturmuştuk. O zaman sevgiliymişiz gibi hissetmiştim, ne güzeldi. Filmin 2.bölümüne gittin mi ? Kiminle gittin ki.. Bir de aşk tesadüfleri sever'e takmıştım. Onu da izledin mi ? İzlemen değilde, başka biriyle izlemiş olma ihtimalin çok sıkıyor canımı. İnşallah dediğin gibi, hiçbir şeye ayıracak zamanın olmamıştır da, işten güçten vakit bulup gidememişsindir. Bencil olmak istemiyorum ama elimde değil ki.. Ben seninle sadece konuşabilmek için aylardır kıvranırken, başka biriyle sinemaya gidememiş olmanı söylemen beni delirtiyor. Sana o kadar yakınken, artık asır kadar uzak olmak ister istemez çıldırtıyor. Her gece rüyamda elini tutup, sarıldığımı görürken, sabah uyandığımda buz gibi gözlerini görmek çok acı, gerçekten.


Öptüm,
gözlerinden..


_______________________________________
gece ve düş.


19 Kasım 2011 Cumartesi

Acının becerdiği mutluluktan doğan aforizmalar !

-Düşünme dünü,düşlerle harcama bugünü ! Bırak kapatma güzel yarınların önünü..
-Zamansız akıyorsa yaşlar gözünden,tek nedeni vardır, "kan alınmıştır götünden"..
-"Hiçbir şey zamanında 'geç' değildir.."
-Gitmek gitmektir. Kalmak kalmaktır. Beklemek beklemektir. Hayır efendim ! Gitmek kaçmak,kalmak terk edilmek ve beklemek günden güne ölmektir !
-‎"Gidiyorum dediğimde dur deseydin durmazdım. Ama en azından bir gün geri dönmek için iyi bir nedenim olurdu."
-Sigara dumanından "o" yapmanın bir anlamı olmalı..
-Tütün kokulu kadınlar yarattınız ey esrik adamlar!

Öptüm sevdiğim,
Gözlerinden...

___________________________________

Aşktan hep bunlar. Aşk kokuyor buralar. Nefrette bir aşk. Fuck.

Bazı yalanlar **

Bir gün sadece seninle açık açık konuşabilmek için, gerçek olan ne varsa öğrenmen/öğrenebilmek için, bokunu çıkarana kadar içip, sarhoş olacağım. Sonra hatırlamamak falan umurumda bile değil. Düşündüm de hiçbir şey umurumda değil. Tek umurumda olan şey bu ara, "Seni köpek gibi sevmişken, ne yaparsan yap yanında olmaya çalışırken neden hala beni istemiyorsun ? " 


Nasıl oldu bilmiyorum ama ilk defa sorabildim,"neden beni istemiyorsun" diye.. Ya gözlerin de; "yok öyle bir şey" desin, ya da sende deme. Bir kez olsun gerçekleri söyle.


-Suçluydum, güneşe çıplak elle dokunmam lazımdı. Kalbimle dokundum.
-Suçlusun,ama yinede her gece düşlerimde yıldızlara dokunuyorum, yetmez mi ?


Senden nefret ediyorum.


Öptüm sevdiğim,
Gözlerinden...


Bonus şarkı :


Yorgun görünüyorsun, biraz uzan istersen, 
Sever gibi yapma artık, daha henüz vakit varken 
Birkaç yaralı ruh, birkaç bira şişesi, 
Elimizde bunlar var, mutlu olmaya yetmezki,Aşkkk. 
Yalanlarımız güzel, inanması zevkli, 
Bir şey sevmeye değerse ölmeye de değer mi? 
Birkaç uyku hapı, birkaç kıskançlık krizi 
Elimizde bunlar var, mutlu olmaya yetmezki, 
Mutlu olmaya yetmezki, 
Mutlu olmaya yetmezki.. Aşk.. 
Bazı yalanlar güzel, 
Bazı gerçekler acıymış. 
Bazı ölümler uzun, 
Bütün hayatlar kısaymış... 
Çalışmış kaybetmiş, koşmuş yorulmuştuk. 
Birbirimize içmeden dokunamaz olmuştuk. 
Bikaç kalp ağrısı, 
Birkaç imdat çağrısı, 
Elimizde bunlar var. 
Mutlu olmaya yetmez ki...


18 Kasım 2011 Cuma

Ama hep benimle uyu**

Çok tuhaf tam 1 ay önce bu saatlerde, aynı masada daha farklı şeyler yazıyordum. Çok kırılmıştım. Nasıl sevdim ki seni ben böyle, her şeye razı geliyorum ? Nasıl sevdim böyle ki, ayaklarım bile beynime aldırış etmeden, beni sana getiriyor ? Hiç bir uzvum beynimi dinlemez oldu sayende. Vücudumu bile düşman ettin bana.Gerçi beynimin sesini hala duyuyorum. Kaybolan çığlıklarıyla, kalbime direnmeye çalışıyor umutsuzca. Olmaz ki diyor. Yeter, bitsin artık, vazgeç ondan. Umut zaten yoktu, artık hiçbir şey yok diyor. Ama ben geçtim ki zaten her şeyi. Aşkı falan geçtim, olamazsın biliyorum. Dedim ya rafa kaldırdım duygularımı.. Ama vazgeçemediğim bir şey var. Çok acıtan bir şey.

"Boş versene biz aşık olmayalım birbirimize. Konsere gidelim biz , maça gidelim,uçurtma uçuralım yada kumsalda uzanıp deli gibi içelim. Gece yıldızlara bakalım mesela. Bisikletle gezerken yağmur yağsın sırılsıklam olalım...Benimle kek yap, balık tutalım tekrar denize atalım.Boş ver aşık olmayalım biz,aşk korkutucu. Beraber eğlenelim en iyisi ... "Ama hep benimle uyu"...(alıntıdır)

Eğlenemeyiz artık beraber. Tamam,ona da razıyım. Ama ne olur, hep benimle uyu !

Acıtır da, öldürür de.

Nasıl olur böyle bir şey ya? 
Belki bağımlılıktır, olabilir. İnkar etmiyorum. Kokunu kaybettim diye içim cız etmişti. O da mı bağımlılık? Peki ya yüzüne bakmaya doyamamak? Neyse ki kokun geri geldi. Zor oldu ama başardım. Araf'a sıkıştırdım bütün duyguları, sadece kokunu bıraktım geriye..  Bir de sen uyurken seni izleme ihtimalini. İşte ikisi beni çok yoruyor. Atamıyorum onları. Ama görmezden gelmekte en zorlandığım şey gözlerin. Resmen konuşuyorlar, her şeyi anlatıyorlar. O kadar zor ki onları görmezden gelip de, yanında olabilmek. O kadar zor ki konuşamamak, dokunamamak, yüzüne saatlerce bakamamak. 
Peki ya başaramazsam ? Ya yenemezsem mantığımı ? Ya kokun, yüzün, acın, her şeyin giderse benden? Yaşatabilir miyim seni, kalbim direnebilir mi yokluğuna ? Çok zor. Peki ya kolay olan ne ? Yok ki.
Sadece zor işte, gerisi iyilik güzellik.
Ha tabi, şimdilik !


Hayallere bağlanmak ve yaşamayı unutmak iyi değildir.
Eee,sonra ?


Öptüm sevdiğim,
Gözlerinden..
___________________________________


Gerçek varsa düşte var.
Düş varsa gerçek yok !
Olduramıyor'um gel..

15 Kasım 2011 Salı

Si(l/k)icem gelmişi,geçmişi !

Nasıl silsem geçmişimi ? Ne yapsam ne etsem de temizleyebilsem tüm renkleri ? Hiç anlamadın ki sen. Hiç hemde. Hiç kimsenin isminin yanında bir isim duyduğumda bu kadar yanmadı ki benim içim. Hiç kimse için ihtimaller denizinde boğulmadım bu kadar. Hiç kimse için tüm hayatımdan vazgeçmek istemedim. Yanlış çünkü. Bir insanı hayatının merkezine koymak çok yanlış. Ama bu yanlışı bile bile hiç kimse için bu kadar çok vazgeçmedim her şeyden. Daha önce herkesin yerini tutabilen hiç kimsem olmamıştı benim. Hayatımın her evresinde nefes kadar yakın olmak istediğim hiç kimsem olmamıştı. Hiç kimsenin ismi, lügatımı süslemedi seninki kadar. Hiç kimse için "Neden seviyorum?" sorusuna, cevap bulamadığım olmadı bu kadar çaresizce. Senin hayaletinin bile uğramadığı bütün kalabalıklarda, fütursuzca yalnızdım. Sadece gölgeni,onca kalabalığa tercih ettim bütün çıkmazlarda. 


Fazla söze gerek yok işte..


________________________________________________
Daha nen olayım isterdin ? Onursuzunum senin !


Tütün kokulu kadınlar yarattınız ey esrik adamlar.

9 Kasım 2011 Çarşamba

Acını seçmekte özgürsün**

- Gerçek olan ne varsa yazıyoruz malum, sizde biliyordunuz dimi yazmayı bitirmeyeceğimi.. Gerçekleri hala seviyorum, hala avazım çıktığı kadar haykırmak istiyorum onları.. Fark etmeden nedenim olmuşlar çünkü. -
(Her yazımda mutlaka fikir olarak katılan veya katılmayanlara bir dipnot bırakırım,kesin ifadeler kullanmadan geniş kapsama hitap etmeye çalışırım. Ama herkesi memnun etmeye çalıştıkça, insan kendine yetemez oluyor. Hiçbir şey umurumda değil, devrik tümcelerim için hesap vermeyeceğim. İyi okumalar.)


Bir eksiklik var havada, fark ediyor musunuz bilmiyorum. Yada fazlalık mı demeli miyim karar veremedim şuan. Bir şeyin eksiklik yada fazlalık olduğu nasıl ayırt edilemez ki ? Ya eksiktir, ya fazladır değil mi ?  Hayır değil. Öyle bir his gelir yerleşir ki soluksuz kaldığınız bir anda, almanız gereken nefes size fazla gelir sanki.. Halbuki eksiktir. Sizi yaşatan şeyin, sizi öldürmek üzere olduğunu düşünürsünüz o anda. Zaten genel olarak bu tarzda yaşamıyor muyuz? Aşklarımız bile böyle değil mi? Sırf acı çekmek için aşık oluyoruz sanki. İstemediğimiz şeyleri aslında unutabiliriz, emin olun. Hep bahsettim bundan,hala da arkasındayım. Platonik sevenler, sevdiğinden karşılık bulamayanlar vb. durumdaki arkadaşlar özellikle.. Aşka aşığız biz, "o"na değil. Anılara aşığız, geçen güzel zamanlara aşığız. Onunlayken hissettiğimiz güzel duygulara aşığız.Hepsini geçtim bizde yarattığı acıya aşığız. Hatta bünyemize zararlı şeylerin o kadar delisi oluyoruz ki, dertlerimizi sigaraya sarıp dibine kadar içimize çekiyoruz bazen. Evet işte dediğim gibi, istesek unuturuz. Hatta haddim olmayarak en sevdiğim şairden özür diliyorum ve ona katılmadığımı belirtmek istiyorum. (Çıkar onu aklından diyor kimileri.. Sizde aklınızla değil kalbinizle sevseydiniz anlardınız beni. [Cemal Süreya]) Beyini hesaba katmadan, kalp kendi başına sevemez ki üstadım. İkisi de birbiri olmadan tamamlanamaz. Yinyang işte anlayın. Gerçi Cemal babaya da laf etmek anlamsız, zaten aşkın varoluşu birazda şairlerimiz yüzünden değil mi ? Onlar edebiyat parçalayıp aşkı başımızın üstüne çıkarmasaydı, onca şarkı onca yazı onca duygusal sanat abideleri olmasaydı aşk olur muydu sizce? Bence olmazdı. Aşka aşık bir insanım ben. Kainatın varoluşunda bile aşkın olduğunu savunurum sürekli. Çünkü aşkla büyüdük. Aşk izledik, aşk dinledik, aşk okuduk. Aşka aşık ettiler bizi. Sonra önümüze çıkan, iki gülüp eğlendiğimiz, etkilendiğimiz, bazen tanıdığımız bazen tanımadığımız insanları denklemdeki yerlerine koyup kendimize problem yarattık. Yine diyorum;"Aşka aşığım." Hatta gerçekleri biliyor olmam, onları uyguladığım anlamına gelmiyor. Hatta kısaca uygulayamıyorum. Ama bunun farkında olmak biraz olsun kendimi avutmaya yardımcı oluyor. O yüzden kızıyorum ben kendime. Bazen sevdiklerime, bazen de aşk acısı çekenlere. Problemi biz yarattık zaten. Ya çözeriz, ya sileriz. Yeni problemler yaratırız bazen. Her şeyi biz yapıyoruz anlasanıza. Hatta şuan gidip tüm gerçekleri aşık olduğunuz bir insana söylemekten sizi kim alıkoyabilir sizden başka ? Sürüklenmek saçma, mantıksız. İstisnalar var elbet. Bazen aklın yetmediği durumlar çıkar ama ben henüz yaşamadığım için bilmiyorum oraları. Tek bildiğim şudur ki; " Yapabildiğim yada yapamadığım her şey, benim hikayeyi bitirmek isteyip istemediğime bağlı.." İşte bu yüzden çok sevdiğim bir şairin bir dizesine sonuna kadar katılırım; " Herkes kendinden sorumludur aşkta.."
- Acı mı çekmek istiyorsun ? Çek.. Sonuna kadar. Ama sen istedin, sakın şikayet etme.
- Acını bitirmek mi istiyorsun ? Bitir, hiç durma.
Şimdi şöyle bir soru geliyor akla değil mi ? "Madem bu duyguyu ben yarattım, bu duygu yüzünden o insanı kaybetmeye değer mi ?"  İşte yazının başında bahsettiğim yere geldik. Hem acıtan, hem istenen. Fazlalık mı eksiklik mi ? Haklıymışım dimi. Hadi bakıyım..


Beğendiğimiz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup adını "aşk" koyuyoruz.
Sims oynamalıyız bence.
Sevgilerle saygılarla,
By.


_____________________________________


Hakikatten aşk neydi ?

Acını seçmekte özgürsün**

- Gerçek olan ne varsa yazıyoruz malum, sizde biliyordunuz dimi yazmayı bitirmeyeceğimi.. Gerçekleri hala seviyorum, hala avazım çıktığı kadar haykırmak istiyorum onları.. Fark etmeden nedenim olmuşlar çünkü. -
(Her yazımda mutlaka fikir olarak katılan veya katılmayanlara bir dipnot bırakırım,kesin ifadeler kullanmadan geniş kapsama hitap etmeye çalışırım. Ama herkesi memnun etmeye çalıştıkça, insan kendine yetemez oluyor. Hiçbir şey umurumda değil, devrik tümcelerim için hesap vermeyeceğim. İyi okumalar.)


Bir eksiklik var havada, fark ediyor musunuz bilmiyorum. Yada fazlalık mı demeli miyim karar veremedim şuan. Bir şeyin eksiklik yada fazlalık olduğu nasıl ayırt edilemez ki ? Ya eksiktir, ya fazladır değil mi ?  Hayır değil. Öyle bir his gelir yerleşir ki soluksuz kaldığınız bir anda, almanız gereken nefes size fazla gelir sanki.. Halbuki eksiktir. Sizi yaşatan şeyin, sizi öldürmek üzere olduğunu düşünürsünüz o anda. Zaten genel olarak bu tarzda yaşamıyor muyuz? Aşklarımız bile böyle değil mi? Sırf acı çekmek için aşık oluyoruz sanki. İstemediğimiz şeyleri aslında unutabiliriz, emin olun. Hep bahsettim bundan,hala da arkasındayım. Platonik sevenler, sevdiğinden karşılık bulamayanlar vb. durumdaki arkadaşlar özellikle.. Aşka aşığız biz, "o"na değil. Anılara aşığız, geçen güzel zamanlara aşığız. Onunlayken hissettiğimiz güzel duygulara aşığız.Hepsini geçtim bizde yarattığı acıya aşığız. Hatta bünyemize zararlı şeylerin o kadar delisi oluyoruz ki, dertlerimizi sigaraya sarıp dibine kadar içimize çekiyoruz bazen. Evet işte dediğim gibi, istesek unuturuz. Hatta haddim olmayarak en sevdiğim şairden özür diliyorum ve ona katılmadığımı belirtmek istiyorum. (Çıkar onu aklından diyor kimileri.. Sizde aklınızla değil kalbinizle sevseydiniz anlardınız beni. [Cemal Süreya]) Beyini hesaba katmadan, kalp kendi başına sevemez ki üstadım. İkisi de birbiri olmadan tamamlanamaz. Yinyang işte anlayın. Gerçi Cemal babaya da laf etmek anlamsız, zaten aşkın varoluşu birazda şairlerimiz yüzünden değil mi ? Onlar edebiyat parçalayıp aşkı başımızın üstüne çıkarmasaydı, onca şarkı onca yazı onca duygusal sanat abideleri olmasaydı aşk olur muydu sizce? Bence olmazdı. Aşka aşık bir insanım ben. Kainatın varoluşunda bile aşkın olduğunu savunurum sürekli. Çünkü aşkla büyüdük. Aşk izledik, aşk dinledik, aşk okuduk. Aşka aşık ettiler bizi. Sonra önümüze çıkan, iki gülüp eğlendiğimiz, etkilendiğimiz, bazen tanıdığımız bazen tanımadığımız insanları denklemdeki yerlerine koyup kendimize problem yarattık. Yine diyorum;"Aşka aşığım." Hatta gerçekleri biliyor olmam, onları uyguladığım anlamına gelmiyor. Hatta kısaca uygulayamıyorum. Ama bunun farkında olmak biraz olsun kendimi avutmaya yardımcı oluyor. O yüzden kızıyorum ben kendime. Bazen sevdiklerime, bazen de aşk acısı çekenlere. Problemi biz yarattık zaten. Ya çözeriz, ya sileriz. Yeni problemler yaratırız bazen. Her şeyi biz yapıyoruz anlasanıza. Hatta şuan gidip tüm gerçekleri aşık olduğunuz bir insana söylemekten sizi kim alıkoyabilir sizden başka ? Sürüklenmek saçma, mantıksız. İstisnalar var elbet. Bazen aklın yetmediği durumlar çıkar ama ben henüz yaşamadığım için bilmiyorum oraları. Tek bildiğim şudur ki; " Yapabildiğim yada yapamadığım her şey, benim hikayeyi bitirmek isteyip istemediğime bağlı.." İşte bu yüzden çok sevdiğim bir şairin bir dizesine sonuna kadar katılırım; " Herkes kendinden sorumludur aşkta.."
- Acı mı çekmek istiyorsun ? Çek.. Sonuna kadar. Ama sen istedin, sakın şikayet etme.
- Acını bitirmek mi istiyorsun ? Bitir, hiç durma.
Şimdi şöyle bir soru geliyor akla değil mi ? "Madem bu duyguyu ben yarattım, bu duygu yüzünden o insanı kaybetmeye değer mi ?"  İşte yazının başında bahsettiğim yere geldik. Hem acıtan, hem istenen. Fazlalık mı eksiklik mi ? Haklıymışım dimi. Hadi bakıyım..


Beğendiğimiz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup adını "aşk" koyuyoruz.
Sims oynamalıyız bence.
Sevgilerle saygılarla,
By.


_____________________________________


Hakikatten aşk neydi ?