Âlem-i Berzâh

Bugüne kadar yazdıklarım aslında bu kategoriye daha çok uyuyor. Çoğu yazım,Araf'ta kaldığım zamanlarda yazılan yazılar çünkü. Yada öyle olduğumu düşündüğüm zamanki yazılar demem daha doğru olur. Araf ne demekmiş, yeni öğreniyorum sanırım.  


"Kendimi bildim bileli farkıydı her şey. Bazen sarıydı bazen pembe. Bazense gece mavisi. Ama bıçaklar hiç kesmez,üstümüze düşen ağır taşlar canımızı acıtmazdı. Öyle bir dünyaydı. Sarımtırak yapraklar vardı hep. Hep bir sonbahar havası hatırlıyorum. Ama mutluluktu. Düşünüyorum da çok fazla tuhaf her şey. En mutlu olduğum zamanlar,kendim olduğum zamanlardı. Ve o zamanlar sonbahar gibi. Halbuki ilkbahar havasını anımsatan çok fazla günlerim oldu. Ama ben değilim sanki. Huzursuz, grimsi bir hava var. Hangisi benim ? Çiçek mi açıyorum, yaprak mı döküyorum ? Şimdi düşünüyorum da hiç kış olmamışım. Yaz da olmamışım. Ne tam açmışım, ne de tam dökülmüş. Ama bunun bilincinde olmamak, biraz da bunu yaşamamak gibi bir şey. O yüzden şimdi anlıyorum. Hiç bir bahar değil. Âlem-i Berzâh bu. Burası soğuk ve huzursuz. Acıları bile özlüyor insan. Taş kesiliyor burada. Bir sonraki aşama güzel gibi görünüyor buraya bakınca. Bilmiyorum, sıkıştım burada !"


Geride hayat, ilerde yaşam.
Yada tam tersi..
Peki ya,
Şuan da ?
_______________________________


Burası karanlık,kötü. Kalmak ist(em)iyorum !