19 Ekim 2011 Çarşamba

Bir zamanlar varmış**

1 sene civarı bir süre olmuş bu masal başlayalı. Başlangıcı bilinçli olmadığı için, sadece tahmin edebiliyorum başladığı zamanı.. Bir varmış bir yokmuş ile başlar ya masallar, bu masal hep "varmış" ile başlamış. Bir varmış bir varmış sonra yine varmış.Hem düş'müş hemde gerçek. Hep yakınmış. Saçma sapan,mantıksız ama çok masum. Akıl almaz bir oyun, çıldırtan denge. 

Bu masalın iki tane ana karakteri varmış. Masalın konusunu anladınız değil mi? Aşk tabi ya.. Yada o hissedilen şeyin adı neyse o. Yalnız burada çok önemli bir ayrıntı var. Ana karakterlerimizden yalnızca bir tanesinin gözünden bir masal bu. Leyla & Mecnun , Ferhat & Şirin masalları gibi değil. Bu masalı yaşayan karakterimiz her ne kadar bunu göremese de(görmek istemese de) , masalda konusu geçen hisler tek taraflıymış. Gel zaman git zaman bizimki iyicene kaptırmış kendini. Neyin gerçek,neyin düş* olduğunu göremez olmuş. Çünkü sevdiceği hep varmış. Hep oradaymış. Orada olmadığı zamanlarda bile, bizim kız onu bir şekilde yanında hissedermiş zaten. Onunla uyuyup onunla uyanır olmuş. Güneşin doğuşuna kadar o'nun resmine bakar, sonra da geleceği saate kadar onu beklermiş. Her şey, sırf o da içinde olduğu için güzelmiş. Ne kadar yanlış,ne kadar mantıksız olsa da, dünyasının merkezinde hep o varmış. Hal böyle olunca erkek bir şeyler anlamaya başlamış. Kız her ne kadar dile getiremese de, bu duyguları içinde tutamaz,belli eder olmuş. Ama böyle olmakta haksız sayılmazmış bizim düş mağduru.. Bu duygulara kapılması için bir sürü neden varmış. Bu denli şiddetli olması için değil tabi.. zaten kendi de bu kadar olacağını tahmin edememiş.

Her seferinde içine atsa da hep buna inanmış. Hep sevdiğinin de onu öyle gördüğünü düşünürmüş. Mantıksızlık yüzünden belli edemez sanırmış. Yalnız bu masalda çok ilginç bir olay varmış. Kavuşulamayan bir masal değilmiş bu. Aslında o hep yanındaymış. Kızın duygularına karşılık olabilecek bir sürü davranışı, bir sürü söylediği sözü varmış. Ama davranışları birbirini tutmamaya başlamış zaman geçtikçe. Bu süreçte kız iyice bağlanmış tabi. Gerçeği her ne kadar görmek istemese de hisseder olmuş. Sırf bu gerçeği ondan duymamak için, onunla konuşmaya bile korkar olmuş. Kızın nefret etmek için onlarca sebebi olmasına rağmen hiç başaramamış bunu. Yine tek bir gülüşüyle bütün yelkenler inermiş. Kız içinde onu öyle bir şekle sokmuş ki, kendisi görse kıskanır adeta.. Hele yüzü. Kız her dokunuşunda, kalbi yerinden çıkacak gibi oluyormuş. Ama kızımız mağdur tabi. Güvenle ilgili çok büyük sorunları var. O yüzden hiç güvenememiş. Dediği güzel sözlere ve duygusal davranışlarına her ne kadar deli gibi mutlu olsa da asla inanmıyormuş. Ama kız öyle bir düşte ki,  sevdiği yeter ki iyi davransın.. yalan olsa da kalbi bunu bir türlü kabul edemezmiş. Bu kadar çelişki, bu kadar hayal kırıklığı, bu kadar gerçeklik.. sonuç aşikar. Kız artık kalbini mantığının önüne geçiremez olmuş. Hep "belki"lerle yaşadığı aşkı, "keşke"lerle devam etmeye başlamış. Hep unutmaya çalışmış. Ama yine olmuyormuş. Kalbi o kadar çok onunla dolmuş ki, beyni de onu bir türlü unutmasına izin vermiyormuş artık.Bunca zaman onsuz bir hayatı hiç düşünmemiş çünkü. Bu gerçeği ne kadar kabul etmek istememiş de olsa, bir gün bununla yaşamak zorunda kalacağını da biliyormuş. Bu nasıl iş dimi? Bile bile lades.. Ama ne yapsın, çok sevmiş. Hayatta kimseyi sevmediği kadar çok hemde. Daha önce o kadar çok aşık oldum demiş ki, kimse inanmamış hatta ona aşık olduğuna. Geçici bir hoşlantı sanmışlar. Ama kim ne derse desin kız bu hisleri daha önce hiç yaşamadığını çok iyi biliyormuş. O yüzden vazgeçememiş.. vazgeçmek istememiş. İçten içe, acısıyla bile olsa yaşamak istiyormuş hep. Çünkü acı bile sırf onunla ilgili olduğu için o kadar güzelmiş ki.. Hele birde anılar girince işin içine, kurtulunmaz bir hal almış durum. 

Masalın sonlarına doğru kızın bir sene içinde bütün hissettiği duygular karmakarışık olmuş,beyni bütün düşünceleri bir bir su yüzüne çıkarır olmuş. Artık ne yapacağını bilemez olmuş kız. Ya, o korktuğu gerçeği, erkeğin ağzından duyacak yada bu acıyı kendi kendine çekmeye devam edecek. Yine sevgi galip gelmiş. Yine cesaret edememiş gerçekle yüzleşmeye. Ne olursa olsun onu içinde yaşatmak istiyormuş. Hem deli gibi sevip,hem uzak durmak zorunda olmak nasıl bir şeydir bilir misiniz? Bilmiyorsanız hemen söyleyeyim. Her sene doğum gününü ilk sizin kutladığınız bir insanın -sırf cevap gelmeyecek yada moral bozucu bir şey olacak diye- doğum gününü bile zar zor kutlamak. Bir zamanlar gayet normal ve sıradan olan sevgi sözcüklerini, ters tepki verecek diye söyleyememek. Onunla konuşamamak. Deli gibi yanında olmak istemek, yanında olmak ama görünmez olmak istemek. Ve bütün bu olaylar bir gerçek yüzünden buralara kadar gelmiş. Kızın yüzleşmeye korktuğu bir gerçek. İhtimallerle yaşamak ne kadar akıl oynattıran bir şey olsa da, bundan başka bir yol seçememiş kız. Bunun gün gibi farkında olup,bildiği bir gerçekten kaçmış hep. Ama o gün bugündür kaçtığı tek gerçek oymuş. Onun dışındaki her gerçekle yüzleşmiş. Sonu ne olursa olsun,bir daha bu duruma düşmemek için hiç bir gerçeği saptırmamaya kararlıymış. Peki masal nasıl bitmiş biliyor musunuz?  Bunun aslında bir masal olmadığına bir kanıttır sanki, mutsuz bitmiş. Bu kadar çok seven bir kız için bu masal nasıl biter diyorsunuz değil mi ? Çünkü masal olamayan masalımızın, bunca zamandır kız tarafından delice sevilen erkek kahramanı ölmüş. Evet, ölmüş. Kız onun gözlerine baktığında, sevdiğinin çoktan öldüğünü görmüş. Onun için aslında hiç bir değeri olmadığını görmüş. Onca zamandır yüzleşemediği gerçeği,sevdiğinin gözlerinde görmüş. O adamın artık sevdiği adam olmadığını, daha önce hiç görmediği kadar net görmüş. Sonra ne olmuş? Kız içinde sevdiğinin cesediyle,gözünde yaşlarla hiç uyanmayacağını sandığı bu düşten uyanmış ve gercekolannevarsa yazmaya başlamış. 

"Bir düş düştü elimden yere,un ufak oldu. Onlar erdi muradına, biz kerevet bulamadık. Aşkımız iki gözlüklünün öpüşme çabasıydı.Gözlükleri çıkarmak hiç aklımıza gelmedi..."


Masallarda her acıya rağmen mutluluk olduğu için buda masal sanılmış. Umutmuş belkide çıkmaz sokaklara..Ne olursa olsun,ne yaşanırsa yaşansın, mutlu bitsin diye masal adı konulmuş belkide.. Aşkın yapamayacağı,kuramayacağı,yıkamayacağı bir şey nerede görülmüş ki zaten.

En iyisi mi siz gerçeklerden kaçmayın.Yıkım ne kadar erken gelirse, o kadar çabuk tamir edilir kırıklar. 

____________________________________________


‎"Arkadaşım olduğun halde, sanki karı kocaymış gibi yaptığımız kavgalara bile aşığım."