Fakat bu durum nefrette değildir. Aslında bu tarz durumlarda nefret, aşkı da içinde barındırır. Nefret bitmediyse, aşkta bitmez. Artık o'na karşı nefret bile duymuyorsanız bitmiştir. Sizin için sokaktaki her hangi bir insandan farkı kalmamışsa bitmiştir. Sosyal ağlarda, nereye ne yazdığını merak etmiyorsanız bitmiştir. Bütün aşık olduğunuz süreçte, ondan gelecek bir mesaj bütün sıkıntılarınızı silerken, acaba bir sonraki mesajında hangi kelimeleri kullanacak diye beklerken, artık ondan mesaj gelmesini bile istemiyorsanız bitmiştir. Neden bittiğini ona açıklamak bile size yorucu geliyorsa, anılar bile göz yaşartmıyorsa -gerçekten ama gerçekten- bitmiştir.
Bu raddeye gelene kadar yaşadığınız hisler, size dünyada sadece o varmış gibi düşündürür. Aşkın biteceğini düşünmek acı verir. Çünkü sizi hayata bağlayan tek şeyi kaybedeceğiniz hissine kapılırsınız. Ama bu süreç tamamlandıktan ve aşk bittikten sonra, aslında hayata tutunmak için yüzlerce hatta binlerce sebebiniz olduğunu görürsünüz. Hayatta ondan başka konuşacak daha güzel konular olduğunu, mutlu olmanın acı çekmekten çok daha güzel olduğunu, bir hiç uğruna kendinizden ödün vermemeniz gerektiğini anlarsınız. Bir zamanlar, "onu kaybedersem hiçbir şeyim kalmaz" diye düşündüğünüz insan, aşk bittikten sonra "aslında ne çok şeyi onun yüzünden kaybetmişim" dedittirecek kadar köreltir insanı. Hani derler ya; "hayatta hiç kimse için ağlamaya değmez, ki zaten seven ağlatmaz" Evet biraz klişe duvar yazısıdır ama doğru değil mi? Sizin aşkınızın bitmesine sebep olacak kadar çok acı çektirmiş bir insan için, hiçbir şeyi feda etmeye değmez. Gözyaşlarınız da buna dahildir. Bütün bunları anlarsınız, evet. Umurunuzda olmaz artık, bitmiştir de sinir bozan bazı düşünceler bırakmıyor da değildir tabi.Çok kızarsınız aklınıza geldikçe. O kadar değerin karşılığı bu muydu dersiniz. Dünyalara değişmeyeceğim o hislerimi bana nasıl kaybettirdi dersiniz. "Bir daha tekrar nasıl hissederim ben aynı hisleri?" dersiniz. Çok zor gelir. İmkansız gelir. Tekrar o hisleri yaşamak, hele ki başka bir insanla yaşamak çok ütopik gelir. Bunları düşündükçe içinizde öyle bir öfke olur ki.. Bütün bunlara değmeyecek bir insan, nasıl olur da elimden "aşk" kadar müthiş bir duyguyu alabilir ? Ne hakkı var ? Bunları düşünüp düşünüp sinirden deliye döner, daha sonra aslında onun bu işte hiçbir suçu olmadığını istemeyerek de olsa kabul edersiniz. Çünkü gerçekten öyledir. O vakit Allah'a havale edip, bütün bu sinir bozucu düşünceleri de düşünmeyi bir kenara bırakıp, zararın neresinden dönülse kâr'dır mantığı işlemelidir.
Ölmüştür o çünkü. Kalbinizin sevmeye yarayan bölümünü de kendiyle birlikte toprağa gömmüştür. Zaten bu saatten sonra o kısmı alsın, müsait bir zamanında kalbine(!) soksun dimi ? Boşverin öfkeyi, üzüntüyü, geçmişi. Güzel günler var gelecekte. Ha gayret !
"Bir gün kaldığın yerden başlayacaksın,
Biri seni bulacak.
Önce korkacaksın eski acılara yakalanmaktan..
Biraz ürkeceksin!
Ne kadar dirensen de nafile!
İnsansın sonuçta, seveceksin..
Eski acılara bakıp da küsme sevdalara...
Gâvura kızıp da oruç bozulmaz!
Sök at kafandan acaba'ları.!
Bir kemik aynı yerden iki defa kırılmaz..."
___________________________________________
Can baba ne güzel de demiş. Ha gayret !