22 Ekim 2011 Cumartesi

Belkilerim, sonralarım, keşkelerim ***

Uyudun mu diye neden sorardın ki bana ? Hiç senden önce uyuduğumu gördün mü ? Hem sen yanımdayken ben nasıl uyurdum ? Uyku sersemi bana sarılıp, elimi tutmanı beklerken nasıl olur da uyurdum ? Uyuduğunda seni izlemek yerine, o güzel zamanı uyuyarak nasıl geçirirdim ki ? Sonra, sürekli rahat nefes alabiliyor muyum diye sorardın. Omzunda yattığım için,rahat olmadığım için nefes alamadığımı sanırdın. Halbuki hiç alakası yoktu. Sana o kadar yakın olmaktı benim nefesimi kesen. Derin derin nefes alırsam, rahatsız olduğumu sanır da kolunu çekersin korkusu da vardı. Saatler neden çok hızlı geçerdi sana sarıldığımda? Neden sabahlar o kadar çabuk olurdu ? Peki ya o gidişler ? Hep giderdin sonraları. Her seferinde bilirdim, her seferinde aynı olmayacağım derdim, her seferinde de derbeder olurdum. Gitmelerin bile güzeldi bazen. Sırf kapıdan çıkarken beni öpüp,sonrasında diyeceğin şeyi duymak için, gidişlerini bile severdim bazen.
  Bakışların çok farklıydı. Her seferinde farklı bakardın. O yüzden gözlerinin ardında ne olduğunu hiç anlayamadım. Aslında ne düşünüyorum biliyor musun? Çok kolaydı seni anlamak. Çok basitti. O kadar yüzeysel, o kadar açıktı ki her şey. Hep ben altında bir anlam aramak için ısrar ettim. Hep ben söylediğin açık seçik cümlelerin altında bir umut aradım. Ama suçlusun yinede. Bal gibi de suçlusun. Ne kalabildin, ne gidebildin. Bağlanmaktan korktun sandım hep. Sevgili demek kayıp demek diye düşündüğün için sandım. Ama ne yaptım da korktun ki ? Kızarsın diye tek kelime edemezken, bin bir türlü hayallerimi her seferinde başka başka yollarla yıkmana rağmen, bir kere bile isyan etmemişken, işinin gücünün verdiği sorumluluğa her türlü saygı duyarken neyimden korktun ? 
  Bazen çok kötü olur, kendimi tutamaz ağlardım saatlerce. Görmemen için çok çabalasam da görürdün bazen. İlle sorardın neden ağladığımı. Bazen kızar, bazen espri yapardın. Hiç bilmezdin altında yatan gerçek nedeni. Aramızda 1 metre bile yokken, sana o kadar uzak olmak çok zordu. Anlatsam da anlamazdın ki. Hem anlatamazdım ki zaten. Seninle en son ne zaman konuşabildim hatırlayamıyorum, baya uzun bir zaman olmuş anlaşılan. 
  2010 yazını hatırlıyorum da.. Hep öyle kalsaydın keşke. Kolum ağrıyo dediğimde masaj yapıp, üşüyorum dediğimde nefesinle ısıtıp, bebekler gibi baksaydın bana tekrar. El ele gezseydik gecenin bir yarısı sokaklarda. Islak, soğuk kumların üzerinde yatıp, birbirimize sarılarak ısınmaya çalışsaydık. İki sevgili gibi pozlar verebilseydik tekrar. Sen masa başındayken ben seni öpmekten korkmasaydım mesela. Geyik muhabbetleri olsa da keşke tekrar karı koca muhabbetleri yapsaydık. Mutfakta yalnız kaldığımda gizlice gelip öpüp gitseydin. Keşke o zamanlarda ki gibi aşk şarkıları paylaşsaydın bana ithafen. Daha önemlisi keşke bana gerçekten değer verdiğini o zamanlardaki gibi hissettirseydin. Eskiden gitar çalmamı çok severdin. Birlikte söylerdik. Keşke ben daha başlamadan, söylenmeye başlamasaydın sonralarda. O iğrenç dediğin şarkıları senin için yaptığımı da bilmiyordun belki de. Belki de hala bilmiyorsundur. O değilde, ayağımda basma etek, başımda tülbent olduğu bir gece,yolda yürürken,evlenip buraya yerleşsek,hep burada yaşasak demiştin. 



Keşke o zamanki gibi,şimdide -onu bile kabul edebilecek kadar çok- sevebilseydim seni. Keşke o duyguları benden bu kadar çok almasaydın. Ben belkilerle bile mutluydum. Keşke bana bu kadar çok keşke bırakmasaydın.. Keşke...

___________________________________
Düş'tün nede olsa. Uyuyorum ben bazen, böyle şeyler oluveriyor. Kusuruma bakma..