7 Temmuz 2011 Perşembe

Garip bir dava !

Acıya bağlanmış bir bünyenin kafa tasından topuklarına kadar süzülen sızı, acınası bir çerçevenin acınası bir resmidir adeta. Ateşe verip bütün uzuvlarını, su bulmak için yalvarmamaktır. Acının verdiği hazzı vücudunun her santimetresinde hissetmek, acı yüzünden gözden tek bir damla yaş gelmemesinden ileri gelir. Yarayı deştikçe deşesi, hançeri soktukça sokası gelir. Tabanından tavana asılmış bir ceset gibi salar kendini acının en doruk noktasına. Kesilmiş bilekler, cam kırıkları, can kırıkları, boş ilaç kutuları bütün bunların yan etkileridir aslında. Acı ayini , bir tören gibi. Ölüm hediyedir böyle bir bünyeye. Kurtuluştur aynı zamanda. O yüzden hiç istemedikleri bir hediye, içten içe delirdikleri bir sondur aslında. Hem cezadır , hemde deva. 


Bütün bunlar saçmalıktır aslında. Yaşa lan adam gibi. 


Korkuyu becer, acının yüzüne tükür, takvimime gir; temmuz'un adını adımla değiştir! (ki)