16 Mayıs 2011 Pazartesi

-Âlem-i menâm-

Rüya âlemi değil bu. Bu tamamen bitmek bilmeyen,iğrenç bir kâbus. Uyudukça uyutan,ağladıkça ağlatan,acıttıkça acıtan berbat bir âlem. Hani rüyada olduğunu bilirsin de uyanamazsın ya, aynen öyle. Geçip gideceğini bilirsin ama yine de acı çekersin.Battıkça batarsın. Melankoli yaşama isteği değil bu. Bu apayrı iğrenç bir şeydir. 

İnsanın bir yeri yandığı zaman , ilk anda şiddetli bir acı olur daha sonra hiç bir şey olmamış gibi acı diner ve yanan yer uyuşur. Geçti sanırsın. Ama acıların en büyüğü o ilk 5 dakika geçtikten sonra gelir ve günlerce sürebilir. Su toplar,kabuk tutar,dokununca acır,deri buruşur. Eğer derinse bu yanık , zamanında tedavi edilmezse iz bırakır. Hayat boyu taşırsın bu izi. Bizde en derin yaraları bırakanlar da bu yanık gibidir. Önce bir sinir boşalması,ardından hissizlik ve ardından hiç bitmeyeceğini sandığımız bir acı. Ama bu acı onun acısı değildir. Acı'nın acısıdır. Acı çekme duygusunun verdiği acıdır. Acı çekmemiz gerektiğini biliriz de acı çekeriz sanki. Öyle bir acı işte. Sıyırırsın sonra. Kafayı yediğini sanmaya başladığın andan itibaren hiçbir şey normal değildir. Gerçekten kafayı yedin mi yemedin mi hiçbir zaman bilemezsin. Sadece acır. Bütün acılar toplaşıp Voltran'ı oluştururlar. Gözüne gözüne vururlar yüreğinin. Sadece acır işte. Sonra aklına karar verdiğin,yazdığın,okuduğun her şey gelir. Bu nasıl bir çelişki dersin. Ama acı başka bir şeydir ki. Bunu ne beyinle kontrol edebilsin ne kalple. Bu vakit sıçtın demektir. Allah yardımcın olsun. 

Sensizlik benle yaşlanmış en büyük Acı'm..İnan değişmez yerin bende aynı...